Dış dünyayı algılamada en önemli rolü üstlenen gözlerin sağlığına küçük yaşlardan itibaren özen göstermek gerekiyor. Gözde meydana gelen kızarma, ağrı gibi şikayetler göz içi bir nedenden kaynaklandığı gibi tiroid, MS ya da diyabet gibi önemli hastalıkların habercisi de olabiliyor.
Yenidoğan bebeklerde de görülebilen katarakt üzerinde önemle durulması gereken bir hastalık. Bu hastalığın erken teşhisi başarılı bir tedavi için çok önemli. Başlıca risk faktörleri arasında yaşın ilerlemesi, genetik yatkınlık ve sigara kullanımı bulunsa da yenidoğan, çocuk ve gençlerde de görülmektedir. İlk belirtileri görme kalitesinde bozulma, bakılan cisimleri ve çizgileri kırık ya da eğri görme, merkezi görmede bozukluktur. Bu rahatsızlıkları yenidoğan bir bebek dile getiremeyeceği için aylık muayene edilmesi, çocukların ise yakın takipte tutulması çok önemlidir.
Sinsi seyreden ve erken tespit edilmediğinde kalıcı görme azlığı ya da kaybı ile sonuçlanan iki göz hastalığı bulunmaktadır. Bunlardan biri, çocukluk çağında ortaya çıkan göz tembelliği diğeri ise ileri yaşlarda ortaya çıkan “primer açık açılı glokom”dur. Bir gözünü kısarak bakan ya da kapatan, bir şeye bakarken baş pozisyonu geliştiren, cisimleri gözüne çok yaklaştıran, televizyonu çok yakından izleyen ve ara sıra da olsa gözlerinde kaymadan şüphe edilen çocuklar mutlaka muayene edilmelidir. Prematüre doğan, ailede ve yakın akrabalarda göz tembelliği ya da kayma gibi göz kusurları bulunan çocukların da göz problemlerinin erken tanısı açısından mutlaka göz muayenesinden geçirilmesi gerekmektedir.
Ön göz kapaklarından birinin veya her ikisinin düşüklüğü, göz kapağını kaldırma görevini yapan kasların zayıflığı nedeniyle ortaya çıkmaktadır. Bazı çocuklarda bu durum doğuştan görülür ve bu vakalarda göz tembelliğini önlemek için cerrahi müdahale gerekebilir. Doğuştan olduğu zaman bu genellikle tek gözü etkiler. Yetişkinlerde durum genellikle göz kapağı adalelerinin gerginliğini kaybetmesi şeklinde, yaşlanmanın etkisiyle meydana gelmektedir.