Ölüm olayı istenmeyen bir durum olsa da hayatın en önemli gerçeklerinden bir tanesi sayılabilir. Ölüm gerçekleştikten sonra yapılması gereken işlere baktığınızda ise ölen kişinin mal varlığının uygun bir şekilde paylaştırılması en önemli görevlerden, sorumluluklardan bir tanesi olarak görünüyor. Vefat olayı gerçekleştiğinde kanuni olarak miras hakkı doğmaktadır. Peki, bu hakkın sahipleri kimdir ve hangi oranlarda mirastan pay almayı hak ederler? (Miras hakkında çok daha bilgiye ulaşmak için mutlaka Miras Davası | Mirastan mal kaçırma I Muris muvazaası I Miras reddi I Tapu iptali ve tescil I Miras dilekçe örnekleri web sayfamızı ziyaret etmelisiniz.)

Yasa ile yapılan düzenlemeye göre ölüm olayı gerçekleştiğinde ilk sıradaki mirasçılar ölen kişinin alt soyu oluyor. Yani ölen kişinin çocukları ve tabi ki eşi mirasçı oluyor. Eğer vefat eden kişinin çocukları kendisinden önce ölmüş ise onların çocukları mirastan pay alma hakkı kazanıyor. Miras paylaşımında kız çocuğu ya da erkek çocuğu için belirlenmiş olan özel bir hak yok. Yasal miras paylaşımı (Ayrıntılı bilgi için: Miras paylaşımı | Miras Davası sayfamızı hemen inceleyebilirsiniz.) bu şekilde olduğunda herhangi bir sorun yok. Çocuk veya torun olmaması durumunda ise eş ile birlikte ölen kişinin anne ve babası mirasçı durumuna geliyor. Eğer onlar da ölmüşse kendi alt soyları yani ölen kişinin anne ve babasının çocukları eş ile birlikte mirasçı oluyor. Yani ölen kişinin çocuğu olmaması durumunda anne ve babası, onların ölmüş olması durumunda ise kardeşleri mirasçı oluyor. Eğer ölen kişinin anne ve babası yoksa kardeşleri de yoksa büyükanne ve büyükbaba mirasçı oluyor. Onlar ölmüşse kendi alt soyları yani ölen kişinin amcaları, halaları, dayıları, teyzeleri ya da onların çocukları mirastan pay almaya hak kazanıyor. Ölen kişinin eşi çocuklarla beraber mirasa hak kazanmış ise mirası 1/4’ü, ölen kişinin anne ve babası ile birlikte hak kazanmış ise mirasın yarısı, ölen kişinin büyükannesi ve büyükbabası ile birlikte mirasa hak kazanmış ise mirasın 3/4’ü oranında mirastan pay alma hakkı kazanıyor. Eğer bu akrabaların hiç birisi yoksa ve eş tek başına miras hakkı kazanmışsa mirasın tamamını alma hakkına sahip bulunuyor. Eğer vefat eden kişinin eşi ve miras almayı hak edecek hiçbir akrabası yoksa miras devlete kalıyor. Ölen kişinin evlatlığı veya alt soyu bulunuyorsa kan hışmı gibi yani kendi çocuğu gibi mirastan pay almaya hak kazanmış bulunuyor.

Vasiyetname olayı da belli kurallara bağlanmış durumda. Mirastan pay almayı hak eden kişilerin kanunda belirtilmiş oranlarda miras üzerinde saklı payı bulunuyor. Bu saklı pay altsoy için yasal miras payının yarısı, anne ve babadan her biri için yasal miras payının 4’te 1’i, kardeşlerden her biri için yasal miras payının 8’de 1’i, sağ kalan eş için diğer mirasçılarla beraber mirasçı olması halinde yasal miras payının tamamı, diğer hallerde ise 4’te 3’ü olarak belirlenmiş bulunuyor. Yani tek çocuğu olan ve başka mirasçısı olmayan kişinin çocuğu biçin belirlenmiş olan saklı pay mirasın yarısı. Dolayısıyla bu kişi sağlığında vasiyet hazırlayarak mirasının yarısını başka bir kişiye bırakabilir. Daha fazlasını bırakmak için vasiyet hazırlamış olsa bile vasiyetname geçerli olmaz. Saklı pay olarak belirtilen miktarların tasarruf edilmesi mümkün değildir. Bu durumda akla mirastan mal kaçırma (Daha fazla bilgi almak için: Mirastan mal kaçırma davaları | Miras Davası sayfamızı inceleyebilirsiniz.) durumu geliyor. Özellikle kız çocukları devre dışı bırakmak, mirasın bölünmesini önlemek için bazı uygulamalar yapılıyor. Örneğin baba hayatta iken 100.000 TL değerindeki evini tapuda 20.000 TL olarak gösteriyor ve oğluna bu fiyattan satışını yapıyor. Ya da ölünceye kadar bakması için sözleşme düzenleyerek evin devrini gerçekleştiriyor. Ancak bu durumlar incelendiğinde gerçek satış olmadığı, bağış niyeti ile yapılan bir hareket olduğu anlaşılırsa diğer mirasçılara dava açma hakkı tanınıyor.