Türkiye'nin En Ortam Bilgi Paylaşım Platformu

  Türkiye'nin En Ortam Bilgi Paylaşım Platformu


brazzers gaziantep escort gaziantep escort
instagram yorum hilesi
Yeni Konu   Cevap Yaz

 
Seçenekler Stil
Alt 31-12-2009, 20:28   #1
Rasty


Rasty - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: 02-12-2009
Mesajlar: 512
Konuları: 503
WEB Sitesi:
İlgi Alanı:
Aldığı Teşekkür:
Ettiği Teşekkür:
WF Ticaret Sayısı: (1)
WF Ticaret Yüzdesi:(%)
WF Puanı: 15
Beşiktaş Kulübü Başkanı Demirören, yeni yılın, Beşiktaş'ın birlikteliğinden doğacak


Beşiktaş'ın Alman futbolcusu Fabian Ernst, milli takım defterini kapattığını belirterek, "2006 Dünya Kupası finallerinin kadrosunda yer almadım. Ondan sonra da çağrılmadım. Milli Takım defterini kapattım. Bir daha da çağrılacağımı zannetmiyorum. Ben de zaten oynamak istemiyorum" dedi.TamSaha dergisinin Ocak sayısına röportaj veren Fabian Ernst, Türkiye'ye neden geldiğini, "Almanya'da çok parlak bir kariyerim olmasına rağmen gereken şöhret ve saygınlığı göremediğime inandığım için oradan ayrıldım" sözleriyle ifade etti.
Soru-cevap şeklinde gerçekleştirilen röportaj şöyle:
Geçen sezonun ikinci yarısında geldiğin Beşiktaş'la kısa dönemde önemli başarılara imza atmış ve oynadığın futbolla taraflı tarafsız herkesin beğenisini kazanmış bir oyuncusun. Biz de futbolumuza değerler katan Ernst'i daha yakından tanımak istiyoruz.
30 Mayıs 1979'da Hannover'de doğdum. Annem ev hanımı, babamsa belediyenin muhasebe servisinde çalışıyordu. Bir ağabeyim, bir de erkek kardeşim var. Henüz 3.5 yaşındayken futbola başladığımı söyleyebilirim. Zar zor koşabiliyordum ama yine de futbol oynuyordum.
Üstelik ailem de benim futbol oynamamı destekledi, ağabeyim ve kardeşimle birlikte beni Hannover 96'nın altyapısına götürdü. Ağabeyimle genç takımlardayken beraber oynadık. Ağabeyim 12 yaşında futbolu bıraktı. Kardeşim ise bir süre amatör liglerde forma giydi. Daha sonra da iki çocuğu olunca konsantrasyonunu onlara yöneltti.
Futbolla tanışman nasıl oldu?
Çok küçük yaşta futbola başladığımı söylemiştim. Tabii ilk yıllarda futbol benim için sadece bir eğlenceden ibaretti. Ailem de beni ciddi bir ortamda spor yapmam için kulübe götürmüştü. 12-13 gibi yaşlara ulaştığınızda işler biraz daha profesyonelleşmeye başladı. Bilirsiniz, her sezon altyapı sporcularından oluşan şehir ve bölge karmaları seçilir. Ben de öncelikle Hannover karmasına, daha sonra da bölgemizin karmasına seçildim. Ardından da ilk kez milli olduğum Almanya U15 Milli Takımı'na seçildim.
Profesyonel futbolcu olmaya karar vermedim aslında. Şartlar beni o noktaya doğru götürdü. Öyle bir noktaya geldim ki, ya okula devam edecektim ya da futbol oynamayı sürdürecektim. Liseyi bitirmeme bir sene kala futbolu seçtim ve yoluma oradan devam ettim. Zaten bu kararımdan kısa bir süre sonra da Hamburg'a transfer oldum.

Başka spor dalları ile ilgilendin mi?
Başka sporlar da yaptım ama futbol dışındakiler tamamen eğlence amaçlıydı. Boş vakitlerimde pek çok kez basketbol oynadım.
O dönemde örnek aldığın bir idolün var mıydı?
Altyapı oyuncusuyken, Hannover 96 2. Bundesliga'da mücadele ediyordu. Futbolcular dünya yıldızları değildi ama hepimizin ağabeyi konumundaydılar. Hamburg'da Tony Yeboah ile oynama şerefine nail olduğum için gerçekten çok mutluyum. Kendisi saygı duyduğum bir oyuncuydu ve 18 yaşında onunla birlikte oynayabilmek benim için çok heyecan vericiydi. Thomas Doll ve Maurizio Gaudino da 13 yaşında olduğum dönemde favori oyuncularımdı.
Kaybetmekten nefret ederim
Neden futbol? Para ve şöhret için mi? Seni motive eden başka neler var?
Bunun arkasında benim rekabeti ve yarışmayı seven bir yapıya sahip olmam yatıyor. Kaybetmekten nefret ederim. Bu duygunun hem kariyerimde ilerlememe hem de performansıma olumlu etki yaptığına inanıyorum.
Kaybetmeyi sevmemenden hırslı bir kişiliğe sahip olduğunu anlıyoruz. Peki ya yedek kalmak seni nasıl bir ruh haline sokar?
Ben yedek kalmaktan dolayı mutlu olacak bir futbolcu olduğunu zannetmiyorum. Bu benim de pek kolay kaldırabileceğim bir şey değil. Bu gençken de böyleydi şimdi de aynı şekilde. Hamburg'daki ikinci yılımdı ve 19 yaşındaydım. Yine de yedek kalmayı bir türlü kendime yakıştıramıyordum. Bu her futbolcu için böyle olmalı. Bir futbolcu için hayatın yarısı ailesi ise diğer yarısı da futboldur. Eğer ikinci yarımda bir problem varsa, bu ciddi bir sıkıntı demektir.

Türkler Almanya'da oldukça yoğun yaşayan bir grup. Almanya'da hiç Türk arkadaşın var mıydı? Orada yaşadığın dönemde Türkler hakkında neler düşünüyordun, buraya geldikten sonra düşüncelerinde bir değişiklik oldu mu?
Birçok Türk arkadaşım olduğu gibi, yine birçoğu ile aynı takımda oynadım. Örneğin Hannover 96'da bir dönem Galatasaray'da da forma giyen Volkan Arslan benim takım arkadaşımdı. 18 yaşına kadar beraber oynadık. Türkler hakkında düşüncelerim hep olumluydu. Buraya gelmeden önce zaten Türk kültürü hakkında fikir sahibiydim. Buraya gelince de görüşlerimde bir değişiklik olmadı.
Türk kültürü deyince aklına neler geliyor?
Dost canlısı, açık fikirli insanlar ve konukseverlik. Bu noktada Almanya'da yaşayan Türklerle burada yaşayanlar arasında hiçbir fark yok. Oradakiler de sizi gördükleri zaman evlerine çağırırlar, yemeğe davet ederler.
Türkiye'deki iyi şeyler Almanya'dan daha fazla
Beşiktaş senin ilk yurt dışı transferin, ancak çoğu oyuncuda gördüğümüz alışma süresi denilen olayı sende görmedik. Takıma gelir gelmez adapte oldun ve sanki uzun zamandır Beşiktaş'ta oynuyormuş gibisin. Bu kadar çabuk adapte olmayı nasıl başardın. O dönemde ne gibi zorluklar yaşadın? Türkiye'deki sosyal hayata alıştığını söyleyebilir misin?
Başka bir ülkeye gittiğiniz zaman sizin esas alışmanız gereken şey oradaki yaşam biçimidir. Adaptasyonun futbolla pek fazla ilgisi yoktur. Bence teknik direktörümüz Mustafa Denizli hangi özelliklere sahip bir oyuncu aradığını ve takımın ne tür bir oyuncuya ihtiyacı olduğunu çok iyi biliyordu. Buraya gelmem benim için de iyi bir seçim oldu.
Takıma son derece kolay adapte oldum. Takım arkadaşlarım da bana bu konuda çok yardım etti. Futbol açısından kesinlikle hiç problem yaşamadım. İlk başta benim için en büyük zorluk, ailemin İstanbul'da olmamasıydı. Eşim hamile olduğu için Almanya'da kalmıştı. Çocuğumuz doğduktan sonra onların da benim yanıma gelmesiyle tam anlamıyla yerleştik ve İstanbul'daki hayata alıştık.
Türkiye'deki sosyal hayatı Almanya ile karşılaştırdığımda burada iyi olan şeyler çok daha fazla. Çalıştığım menajerlik şirketinin yetkilisi İstanbul'a geldiğim ilk 2-3 hafta benimle birlikte kaldı. İstanbul'u çok iyi bildiği için gidilebilecek, gezilecek yerleri bana gösterdi. Neler yapmamam gerektiğini de anlattı. İstanbul'un da trafiği dışında hiçbir şeyinden şikâyetçi değilim.
Bundesliga gibi önemli bir ligden vazgeçip Türkiye'ye gelmeni sağlayan neydi?
Bundesliga'da 300'e yakın maç oynadım. Özellikle son 5-6 yıldır istikrarımı hiç bozmadan yüksek seviyede performans sergiledim. Bence herkes bir süre sonra bu duruma alıştı ve sanki önemli bir özellik değilmiş gibi algılanmaya başlandı. Yani insanlar benim üst seviyede oynamamı kanıksadı. Ben de bunun üzerine bir değişiklik yapmam gerektiğine karar verdim.
Hatta bu değişiklik başka bir Alman kulübüne gitmekten de ötesi olmalıydı diye düşündüm. Yeni bir heyecana, yeni bir rekabet ortamına ihtiyacım vardı. Almanya'daki şöhretimin ve saygınlığımın olması gerektiğinden daha düşük olduğunu hissetmeye başlamıştım. Schalke ve Werder Bremen'de oynarken de bu hisse kapılmıştım.
Beşiktaş'a gelmeden önce Türkiye'den ya da başka bir ülkeden teklif almış mıydın? Beşiktaş'ı tercih etmenin sebebi neydi?
Ben hiçbir zaman kulüp aramadım. Şu ana dek kariyerimde her şey planladığım gibi gitti. Menajerimle bir araya geldik. Benim ne istediğimi dinledi. Birlikte benim için neyin en doğru seçim olacağı konusunda düşündük ve bir karara vardık. Bize gelen teklifleri değerlendirmek yerine biz doğru takımı aradık. Ayrıca, ben bir sene orada, diğer sene başka bir yerde olmayı seven bir futbolcu değilim.
Ön libero deneyim ister
Günümüz futbolunda senin oynadığın ön libero mevkiindeki oyuncudan çok şey bekleniyor. Rakibin ataklarını kesmenizin dışında hücuma da destek vermeniz isteniyor. Yani iki yönlü bir oyuncu olmanın dışında yüksek bir kondisyona da sahip olmanız gerekiyor. Sanırım bu mevki, oynaması en zor bölgelerden birisi.
Bu noktada iyi oynayabilmeniz için biraz deneyim sahibi olmak gerek. Ön libero oyunu iyi okumalı ve zeki olmalı. Sahada neler olduğunu ve neler olabileceğini önceden tahmin edebilmeli. Böylece çok da fazla koşmasına gerek kalmaz. Ön libero için belki de futboldaki en önemli mevkilerden bir tanesi diyebilirim. Ön libero olan futbolcuların, forvet ya da kanat oyuncularından farklı bir düşünce yapısı içinde olmaları gerektiği görüşündeyim.
Otoriteler Türk futbolunda bir ön libero sorunu olduğunu söylüyor. Sence Türk futbolunun böyle bir sorunu var mı? Mevkiinde oynayan Türk oyuncular içerisinde en beğendiklerin hangileri?
Bu pozisyondaki futbolcunun yüksek disiplinli olması gerekir. Belki de sorun bununla ilgilidir. Çünkü bu mevkideki oyuncunun takımı için riskli olacak hareketlerden kaçınması gerekiyor. Bu da Türk oyuncuların en iyi yaptığı şeylerden bir tanesi değil maalesef.
Türk oyuncular genellikle aceleci. Ön libero olarak Emre Belözoğlu'nu beğeniyorum. Kendisi yurtdışında da oynayarak kalitesini ispat etmiş, deneyimli bir oyuncu.
Ligimizde beğendiğin başka oyuncular var mı?
Antrenman ve maçlar dışında futbol düşünmeyi pek sevmem. Maçları izlersem de analiz etmek için değil, eğlence amaçlı seyrederim. O yüzden isim vermek istemiyorum.
Bugüne kadar birçok teknik direktörle çalıştın. Mustafa Denizli'yi geçmişte çalıştığın teknik direktörlerden ayıran en önemli özellik nedir sence?
Futbolcu gençken teknik direktörlerden pek çok şey öğreniyor. Şimdi olgunluk dönemindeyim ve gelişmemin büyük bölümünü tamamladım. Ancak insan her zaman yeni şeyler öğrenebiliyor.
Werder Bremen'de 5 yıl boyunca teknik direktörümüz olan Thomas Schaaf'tan çok şeyler öğrendim. Tabii olayı sadece teknik adamlara bağlamamak lâzım. Birlikte oynadığınız takım arkadaşlarınızdan da öğrendikleriniz oluyor. Mustafa Denizli'yi geçmişte çalıştığım teknik direktörlerden ayıracak özel bir şey söyleyemiyorum. Ancak şu var; Denizli, oyuncunun maç günü fiziksel ve mental olarak maça hazır olmasını istiyor. Bunun için de futbolculara rahatlık tanıyor. Örneğin, Almanya'da sıkı bir disiplin vardır. Yemeklerden bile aynı anda kalkılır. Masalar birer birer terk edilmez. Burada işler biraz daha rahat.
Kendinde eksik gördüğün yönler var mı?
Tabii var ama bunları size söyleyemem! (gülüyor)
Bundesliga ve Turkcell Süper Lig'de şampiyonluk yaşamış bir oyuncu olarak iki lig arasında ne gibi farklılıklar gördün?
Almanya'da maçların taktiksel yönüne daha çok vurgu yapıldığını söyleyebilirim. Bu da bazı maçların ciddi anlamda sıkıcı olabileceği anlamına gelir. Türkiye'de ise maçlar her an her şey olabilecek şekilde gelişiyor. Çünkü takımlar hücum futbolu oynamayı seviyor. Bunu yaparken de oyun stratejisi üzerinde çok fazla düşünülmüyor. Bu bazen iyi, bazen de kötü sonuçlar doğurabiliyor. Örneğin, temponun yüksek olmasına katkı yapıyor.
Türkiye Ligi'ndeki rekabeti nasıl yorumluyorsun? Geçen sezon Sivasspor vardı, bu sezon da Bursaspor ve Kayserispor şampiyonluk yarışının içinde yer alıyor. Türkiye'ye gelmeden önce büyüklerin dışındaki takımların da bu denli zorlayıcı olacağını düşünüyor muydun?
Bu takımların büyükleri bu denli zorlayacağını hiç tahmin etmezdim. İstanbul takımlarının ve Trabzonspor'un başarılarını tabii ki daha önce duymuştum ama diğerlerinin sadece isimlerini biliyordum. Ligdeki konumları ve hedefleri konusunda hiçbir fikrim yoktu. Bu sezon başarılı olan Bursaspor ve Kayserispor, geçen sezon yaptıkları çıkışla dikkatleri çekmişlerdi. Bu sezon da yukarıda bulunmaları benim için hiç de sürpriz olmadı. Sivasspor geçen sezon takım olarak çok iyi mücadele ediyordu ve başlarında da iyi bir hoca vardı ama bu sezon takım değişince aynı başarıyı tekrarlamaları mümkün olmadı.
Türkiye'de hiçbir şeyin ortası yok
Beşiktaş sezona kötü bir başlangıç yaptı ama herkesin "Artık yarıştan koptular" dediği bir dönemde yeniden zirveye ortak oldu. Ardından yine kötü sonuçlar geldi. Bu iniş-çıkışı nasıl yorumluyorsun?
Bazen futbolda böyle şeyler oluyor. İlk başta çok da kötü oynadığımızı düşünmüyorum. Buna rağmen maçları kazanamıyorduk. Bu yüzden de moralimiz bozuldu. Bu noktadan sonra iyi oynamamaya başladık. Daha sonra kalitemizi ortaya koyduk. Tabii bu ligde başka iyi takımlar da var. Kendimizi ciddi bir rekabetin içinde bulduk. Ayrıca, Türkiye'de kişi ve takımları çok çabuk yargılıyorlar.
Bir şeye ya iyi ya da kötü olarak bakılıyor. Hiçbir şeyin ortası yok gibi. Az gol atmamızın da özgüvenimizi düşürdüğü bir gerçek. İlk başlarda çok pozisyona da giremiyorduk ama şimdi işler değişti, daha çok fırsat yakalıyoruz ama az atıyoruz. Eğer bu kadar pozisyona giriyorsanız, bunları harcama lüksünüz de yok. Bir sonraki aşama hem daha çok fırsat yakalamak hem de daha çok gol atmak olacak. Adım adım ilerleyeceğimizi düşünüyorum.
Orta alanda Fink'le herkesin imrendiği bir ikili oluşturdunuz. Fink'in futbolunu nasıl değerlendiriyorsun? Vatandaş olmanız, aynı dili konuşmanız ve aynı futbol ekolünden gelmeniz bir avantaj sayılabilir mi?
Aslında ikimizin pek karşılaştırılabileceğimizi sanmıyorum. En önemlisi sahada ne olursa olsun ona güvenebileceğimi biliyorum. Zaten takımda ikili şeklinde oynayan herkesin verimli çalışması gerek. Sivok ve Ferrari için de aynı şeyi söyleyebiliriz. Fink ile bizim aramızda da gayet güzel bir uyum var. Fink'in hücuma yaptığı katkıyı da çok beğeniyorum. Almanya'dayken de aynı şekilde oynuyordu. Bir ön libero olarak goller atabilmesi onun bir artısı. Aynı zamanda güçlü bir oyuncu.
Altyapı eğitimini Almanya'da almış birçok Türk oyuncu ligimizde mücadele ediyor. Sence bu oyuncuların Türk futboluna etkisi nasıl oluyor?
Önemli olan sizin sahip olduğunuz yetenek ve ne kadar çalışkan biri olduğunuz. Eğitimi nerede aldığınızın pek de bir önemi olduğunu düşünmüyorum. Bence Türkiye'deki büyük kulüplerin altyapılarından çıkan gençler de son derece yetenekli ve başarılı futbolcular olabilir. Artık kulüplerin altyapı organizasyonu çok daha profesyonelleşti. Örneğin ben çocukken Almanya'da kulüplerin futbolcu adaylarının eğitimlerini de sürdürebileceği kolejleri yoktu. Artık var.
Türkiye'deki genç oyunculara yeterince şans verildiğini düşünüyor musun?
Kendi takımımızdan örnek verebilirim. A takımla idmana çıkan yetenekli genç futbolcularımız var. Bazen A2 takımla hazırlık maçları oynuyoruz. Orada da umut vaat eden oyuncular var. Burada önemli olan 18-19 yaşından itibaren düzenli olarak oynayıp deneyim kazanmak. Bundan sonra da oyuncu eğer A takımda forma giyemiyorsa mutlaka kiralık olarak başka takıma gitmeli.

Sosyal hayatta Almanya'da ve Türkiye'de ünlü bir oyuncu olmak arasında ne gibi farklılıklar var?
Çok büyük bir fark yok. Burada insanlar sizi sokakta görürse müthiş sevgi gösterilerinde bulunuyor. Almanya'da bu daha az olsa da yine var. Ayrıca, ben ailemle vakit geçirmeyi seven evcimen bir insanım. Gece hayatıyla fazla aram yok. Bu yüzden Almanya'dakine benzer bir yaşam sürüyorum.
İkizler hayatımın merkezi
Biraz futbolun dışına çıkalım. İkiz çocukların olduğunu biliyoruz. Çocukların olduktan sonra hayata bakışında herhangi bir farklılık oldu mu?
Şimdi 10 aylık oldular. Onların bakımı için evde bana da iş düşüyor. Büyümelerini bekliyorum. Ondan sonra her şey daha da eğlenceli olacak. İkizler doğunca sanki hayatımın merkezi oldular. Mesela, mağlup olduğumuz bir maçta sonra eve geldiğimde onlara sarılıyorum, seviyorum. Onlar da bana gülümseyince bütün üzüntümü unutuyorum.

Beşiktaş taraftarı UEFA tarafından defalarca en etkileyici gruplar arasında gösterildi. Daha önce oynadığın takımların taraftarı ile Beşiktaş taraftarını kıyaslar mısın? Taraftarın durumu saha içindeki oyuncuyu nasıl etkiliyor?
Onları daha önce oynadığım hiçbir kulübün taraftarıyla karşılaştıramam. Tribünlerdeki tezahüratlar kesinlikle çok etkileyici. Coşkuları ve heyecanlarından kulübe yürekten bağlı olduklarını anlayabiliyorsunuz. Takımı için her şeyi yapan futbolcuyu gördüklerinde ona olan sevgilerini ifade etmekten hiç çekinmiyorlar.
Schalke'deyken de çok iyi bir taraftar kitlemiz vardı. Ancak takıma bakışları biraz eleştireldi. Örneğin, maçın başında ilk 10 dakika tezahürat yaparken, kötü oynamaya başlarsanız, hemen susarlar. Hatta sizi yuhalamaya bile başlayabilirler. Böyle bir şey belki Beşiktaş'ta da başımıza gelebilir ama gerçekten çok kötü oynamamız halinde olabileceği inancındayım.

Almanya Milli Takımı'nda 24 kez forma giydin ancak uzun zamandır takıma davet edilmiyorsun? Bu durumu nasıl değerlendiriyorsun?
Gerçekten bilmiyorum ama bu konu da artık benim için çok önemli değil. Milli Takım'la ilgili bana çok soru soruluyor ama hiçbir şey olduğu yok. 2006 Dünya Kupası finallerinin kadrosunda yer almadım. Ondan sonra da çağrılmadım. Milli Takım defterini kapattım. Bir daha da çağrılacağımı zannetmiyorum. Ben de zaten oynamak istemiyorum.

Bundan sonrası için kariyer planlamanda neler var?
Gelecek için bir planım var ama bunu size söyleyemem. Şu anda Beşiktaş'ta mutluyum. 1.5 sene daha sözleşmem var. Belki de kontratım bitince, yenilerim.
Transferinden önce Türkiye'ye gelmiş miydin? İstanbul'da seni en çok etkileyen ne oldu?
Werder Bremen'deyken neredeyse her sezon Antalya'da kamp yaptık. Ege ve Akdeniz Bölgesi'nde Alman Milli Takımı'nın oynadığı turnuvalara katıldım. Bir milli maç için yine İstanbul'a gelmiştik. O zaman Çırağan Oteli'nde kalmıştık. Tekne gezisi yapmıştık ve İstanbul Boğazı çok etkileyici gelmişti. Gerçekten Boğaz, özellikle yazın müthiş oluyor.
Futbol dışında kalan zamanlarında neler yaparsın?
Bizim için boş zamanlar gerçekten çok kıymetli. Eşimle alışverişe ya da yemeğe gideriz. Normal bir günde antrenmandan sonra eve gider biraz uyurum. Uyandığımda eşime çocuklarla ilgili yardımcı olurum. Çocuklar 9 gibi yattıktan sonra bize de boş vakit kalır. Eşimle birlikte televizyon izleriz. Daha sonra da uykuya dalarız. Sıkıcı bir yaşam diyebiliriz.


31.12.2009
Kaynak : DHA
Rasty isimli Üye şimdilik offline konumundadır     Alıntı


Yeni Konu   Cevap Yaz

Etiketler
başkanı, beşiktaş, beşiktaşın, birlikteliğinden, demirören, doğacak, kulübü, yeni, yılın


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı



Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 05:44.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimisation provided by DragonByte SEO v2.0.37 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.

vegasslot ikili opsiyon bahis vegasslotyeniadresi.com vegasslotadresi.com vegasslotcanli.com getirbett.com getirbetgir.com Sex hikaye moldebet Grandpashabet giriş

ankara escort ankara escort ankara escort bayan escort ankara kızılay escort çankaya escort kızılay escort ankara eskort adana escort escort eryaman eryaman escort gaziantep escort bayan Antalya Seo tesbih gaziantep escort
casinositelerin.com/